Özkul: “Yangını Söndürdükten Sonra Mutlaka Yeniden Ağaç Dikmeliyiz”

Özkul: “Yangını Söndürdükten Sonra Mutlaka Yeniden Ağaç Dikmeliyiz”
Gelecek Partisi Selçuklu İlçe Başkanı Osman Başaran: “Plastik Hammadde Fiyatları Uçuyor” Gelecek Partisi Selçuklu İlçe Teşkilatı Sanayi - Teknoloji Politikaları Başkanı Ömer Özkul: “Yangını Söndürdükten Sonra Mutlaka Yeniden Ağaç Dikmeliyiz”

Gelecek Partisi Selçuklu İlçe Başkanı Osman Başaran ve Sanayi - Teknoloji Politikaları Başkanı Ömer Özkul yayımladıkları basın bildirisi ile “Plastik Hammadde Fiyatlarında Yaşanan Astronomik Fiyat Artışları İle İlgili Sorunları ve Çözüm Önerilerini” kamuoyu ile paylaştı.

Gelecek Partisi Selçuklu İlçe Başkanı Başaran şu açıklamalarda bulundu: “Dışarda kartel içerde tekel yaklaşımları nedeniyle, plastik hammaddesi fiyatları son 6 ayda, dolar bazında yüzde 150’den fazla zamlandı. 2018’de petrol fiyatı 60$ iken 1.000 $/ton olan pvc hammaddesi 2021 yılında, petrol fiyatı yine 60$ olasına rağmen 2.300 $/tona kadar yükseldi. Bu fahiş fiyat artışları nedeniyle bir hammadde şoku ve tedarik sorunu yaşanıyor.

Türk plastik sektörü ülkemizin yüzakı sektörlerinden bir tanesidir. Üretim kapasitesi bakımından Almanya’nın ardından Avrupa ikincisi, dünya altıncısı (bazı kaynaklarda 7.sırada yer almaktayız) durumundadır. Üretiminin ¼ ünü ihraç eden bir sektördür. 11 bin firma ve 300 bin çalışanı ile (kabaca) 1.2 milyon vatandaşımızı doğrudan; hayatımızın her alanında kullanılıyor olması hasebiyle 84 milyon vatandaşımızın tamamını da dolaylı olarak ilgilendirmektedir. Ülkemiz açısından bu kadar kritik bir öneme haiz olan sektör, maalesef yıllardır hammadde tedarik ve ithalat sıkıntısı yaşamaktadır. Ülkemizde üretim yapmakta olan Petkim-Socar hammadde ihtiyacının sadece yüzde 15 ini karşılayabilmekte ve %85 lik kısmı ithal edilmek zorunda kalınmaktadır. Çin’in ardından dünyanın en fazla plastik hammaddesi ithal eden ülkesi Türkiye’dir. Yıllardır bu sıkıntıyı dile getiriyor olmamıza rağmen maalesef hiçbir tedbir alınmadı ve bugün 84 milyon vatandaşımızın mağdur olduğu bir tablo ortaya çıktı. Yurtdışındaki hammadde üreticileri, kartel etkisi ile, ağız birliği yapmışçasına “Force Majeure” (mücbir sebep) ilan ederek üretimlerini tamamen ya da kısmen durdurdular. Arz miktarlarında yaşanan bu azalma sadece hammadde fiyatlarının 6 ay içinde dolar bazında yüzde 150 oranında artmasına sebebiyet vermekle kalmamış üreticilerin, hammadde bulamadıkları için üretimi durdurmak zorunda kalmalarına neden olmuştur.

“ENFLASYON VE İŞSİZLİKLE BÖYLE Mİ MÜCADELE EDECEKSİNİZ?”

Yukarıda da belirttiğimiz gibi plastik ürünler 84 milyon vatandaşımızın tamamı tarafından kullanılmaktadır. Gıda ambalajı, kıyafet, ayakkabı, temizlik ürünleri, serum hortumu, pencere, oyuncak, kan torbası vb sayısız alanda kullanılmaktadır. Hal böyle olunca da plastik hammaddesi fiyatlarında yaşanan fahiş fiyat artışları enflasyonu tetiklemekte ve hem ülke ekonomisine hem de vatandaşların cebine zarar vermektedir. Gıda ambalajlarının yüzde 70 i plastikten yapılmaktadır. Bir litre sıvı yağ maliyetinin %11 i, bir paket makarna maliyetinin yüzde 16 sı, 1 pet şişe su maliyetinin tam yüzde 80 i ambalaj yani plastikten ibarettir. Dahası gıda fiyatlarını etkilemeye daha tarlada iken sera örtüsü, sulama borusu vb ürünlerin kullanımı ile doğrudan etkilemektedir. Dolayısıyla başta gıda enflasyonu olmak üzere enflasyon ile gerçekten mücadele etmek istiyorsak bu iş “tanzim satış yerleri” açarak ya da marketlere fiyatları kontrol etmesi için zabıta göndererek değil; başta plastik olmak üzere maliyeti arttıran tüm enstürmanların kontrol altına alınması ile sağlanabilir. “Yerli ve milli” mottosunu sadece dilimizde değil eylemlerimizde de uygulamalı ve ülkemizin ithalata olan mecburiyetini bitirmeliyiz.

Yine yukarıda belirttiğimiz gibi plastik üretiminde 11 binden fazla firma ve 300 binden fazla çalışan vardır. Ancak yaşanan fiyat artışları ve piyasada hammadde bulunamaması nedeniyle şu anda 750 işletmemiz kısmen ya da tamamen faaliyetlerini durdurmuştur. Kısa zamanda tedbir alınmaz ise bu sayının daha da artması ve özellikle işten çıkarmaların artmasından endişe ediyoruz. Bu dönemde sektörde faaliyet gösteren işletmelerin bankalara ve yüksek faizli kredilere olan mecburiyetleri de artmıştır. Zaten dünya ortalamasının 17 kat üzerinde maliyet ile kredi kullanan işletmelerin borçlarını ödeyemeyecek hale gelmeleri de kaçınılmaz bir gerçektir.

“DOĞRU TEDAVİ İÇİN DOĞRU TEŞHİS ŞARTTIR”

Ülkemizin en büyük problemlerinin başında enflasyon ve işsizlik olduğu hepimizin malumudur. İşte sadece bu sebeplerden bile plastik sektörünün sorunlarının giderilmesi hepimiz için son derece önemlidir. Dahası bu sorunlar, bizim gibi “neredeyse tüm dünyanın kıskandığı” bir ülke için bertaraf etmenin çok da zor olmadığı sorunlardır. Yeter ki sektör temsilcilerinin ve halkımızın taleplerine kulak verilsin, doğru tespitler yapılsın ve doğru adımlar atılsın.

Hep söylediğimiz gibi “kaliteli muhalefet sadece sorunu söyleyip kenara çekilerek yapılmaz, mutlaka çözüm önerileri de olmalı” Biz de yetkililerin işini kolaylaştıralım ve kısa, orta ve uzun vadeli çözüm önerilerimizi aktaralım: Her şeyden önce hükümetin stratejisini gözden geçirmesi ve yangının söndürülebilmesi için plastik hammaddesi ithalatından alınan vergilerin (ithalat, kota, anti damping, gözetim vs) yıl sonuna kadar askıya alınması lazım. Bu sayede ithal hammaddenin üzerindeki vergi yükü kalkacak ve üreticiler daha uygun fiyata mal üretebileceklerdir. Düşük fiyatlı hammaddenin ülkemize girmesiyle birlikte tekel durumundaki Petkim-Socar isimli petrokimya tesisi de fiyatlarında indirim yapmak zorunda kalacaktır. Ardından devlet büyüklerimizin talimatı ile Petkim-Socar firması yurt dışı müşterileri için yıl sonuna kadar “Force Majeure” ilan edecek ve ürettiği malın tamamını yerli üreticilere satacaktır. Bu sayede arz talep dengesi kurulacak ve fiyatlar düşecektir. Doğal olarak hem sektör temsilcileri hem de vatandaşlarımız rahat bir nefes alacaklardır” dedi.

“YANGINI SÖNDÜRDÜKTEN SONRA MUTLAKA YENİDEN AĞAÇ DİKMELİYİZ”

Gelecek Partisi Selçuklu İlçe Teşkilatı Sanayi - Teknoloji Politikaları Başkanı Ömer Özkul, teşkilat olarak “Daha kalıcı ve kesin çözümler bulunmalı yani geçici çözümlerle rahatladıktan sonra mutlaka yeni kararlar alınmalı ve yatırımlar yapılmalı diye düşünüyoruz” dedi ve ekledi: Petkim 1965 yılında o dönemin son derece zor şartlarında faaliyete geçirilmiş bir kamu iktisadi teşekkülü idi. Ancak Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile 2008 yılında özelleştirildi ve Socar firmasına satıldı.  Özelleştirmenin ardından Petkim-Socar firması başına buyruk hareket eden oligark bir yapıya dönüştü ve neredeyse hiç kapasite arttırımı yapmadı. Ancak ithalat vergileri nedeniyle hammaddenin yüksek fiyatla ülkemize girmesi sayesinde 2020 yılının son çeyreğinde net karını 2019 yılına göre tam %537 oranında arttırdı ve 1 yıllık net karı 1.09 milyar TL oldu. (Merak edenler için yazayım Petkim 168 milyon $ karşılığında Socar’a satılmıştı.) Hep savunduğumuz bir konuyu bir kez daha hatırlatmakta fayda var: “Telekom gibi Petkim gibi hayati yatırımların özelleştirilmesi doğru değildir. Bir şekilde özelleşmişse de kesinlikle başı boş bırakılmamalıdır.” Petkim’in özelleştirilmesi başlı başına trajik bir durumdur. Ancak daha da acı olan bir konu var. Petkim özelleştirildiğinden beri geçen 12 yılda plastik üreticileri yaptıkları hammadde ithalatı nedeniyle, devletimize tam 5 milyar $ vergi ödediler. Fakat ne acıdır ki bu 5 milyar $ verginin 5 kuruşu bile yeni bir petrokimya yatırımı için kullanılmamıştır. Yukarıda belirtmiş olduğumuz sorunlardan kurtulmamızın yegane çaresi “YERLİ VE MİLLİ BİR PETROKİMYA TESİSİ KURULMASIDIR.” Aslında tam da bu amaç için (stratejik ve büyük ölçekli yatırımlar teşekkül etmek) kurulan VARLIK FONU’muz en kısa sürede bir petrokimya tesisi yatırımı yapmalıdır.

Son olarak bir konunun daha altını çizmemiz gerekiyor o da “GERİ DÖNÜŞÜM”. Her ne kadar son günlerde geri dönüşüm konusu oldukça popüler hale gelmişse de mevzuat ve prosedürler sebebi ile bu konuda yeterince etkin bir çalışma yapılamadığı görülmektedir. Bu konuda ülke olarak “atıklar değerlendirilemezse çöp, değerlendirilirse hammadde olur” prensibi ile hareket edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Geri dönüşüm işini özendirecek ve prosedürleri azaltacak bazı değişikliklerle hem atıkları çöp olmaktan kurtarıp insan hayatı için faydalı bir iş yapabiliriz hem de hammadde olarak kullanılmasını sağlayarak ülke ve birey ekonomisine katkı sağlayabiliriz” dedi.

(Haber Merkezi / Haber Kent)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.