Selvi: ‘Fantezi Birtakım Standartlar Üreterek Çalışmalar Kıymetsizleştirilmemeli’

Selvi: ‘Fantezi Birtakım Standartlar Üreterek Çalışmalar Kıymetsizleştirilmemeli’
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, “Yalnız başına fantezi birtakım standartlar, ilkeler üreterek insanların çalışmalarını kıymetsizleştirmemeli, öğretim elemanlarımız endişeyle değil, heyecanla çalışmalarını sürdürmeliler” dedi.

Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Başkan Vekili Latif Selvi, “Yalnız başına fantezi birtakım standartlar, ilkeler üreterek insanların çalışmalarını kıymetsizleştirmemeli, öğretim elemanlarımız endişeyle değil, heyecanla çalışmalarını sürdürmeliler” dedi.

Selvi, Konya’da bir otelde gerçekleştirilen Eğitimciler Birliği Sendikası Konya 2 No'lu Şube Başkanı Şenol Metin’in, 'Akademik Yükselme Yönetmelikleri Kariyer mi, Bariyer mi!' Araştırma Sonuçlarını paylaştığı basın toplantısına katıldı.

“Öğretim Elemanlarımız Endişeyle Değil, Heyecanla Çalışmalarını Sürdürmeliler”

“Kademeli yükselmeli ve kişiler yıllar içerisinde hangi noktalara gelebileceğini hissetmelidir. Ve bu noktada biz öğretim elemanı olma gayreti içerisinde olan arkadaşları da teşvik etmeliyiz” diyen Selvi, şunları kaydetti: “Çünkü en iyi yetiştirdiğimiz insanlar bunlar ve bu ülkenin geleceği de bunların ortaya koyduğu performans üzerine bina oluyor. Birçok şeyde iftihar ediyoruz. Ama o iftara vesile olan insanları kıymetli olarak tanımazsak da haksızlık etmiş oluruz. Belki yerelinde Konya'da gerçekleştirdiğimiz bu toplantı, çerçevesi itibariyle baktığımız zaman ülkenin geneli itibariyle meselenin masaya doğru yatırılması, yalnız başına fantezi birtakım standartlar, ilkeler üreterek insanların çalışmalarını kıymetsizleştirmemeli, öğretim elemanlarımız endişeyle değil, heyecanla çalışmalarını sürdürmeliler.”

“Akademik Yükselmenin Zorlaştırılmaması Gerekir”

Akademik yükselmenin zorlaştırılmaması gerektiğini belirten Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, “Eğitim hayatı herhangi bir mimarın, mühendisin bir binayı tasarlayıp o binayı hayata geçirmesi gibi bir şey değildir. Bir birikim meselesidir. Ve o birikime bağlı olarak sürdürülecek çalışmalar meselesidir. Şimdi topyekûn değerlendirdiğimiz zaman çevresel faktörler, imkanlar ve arkadaşımızın yararlanabilecek kaynaklar dikkate alındığı zaman elbette ki belli bir kademenin başarıyla tamamlanmış olması lazım. Yani eğitim basamakları gibi düşünmek gerekir. Bir üniversite yalnız başına, yalnız başına bazı şartları dünyada herkesin çok daha rağbet ettiği işte en başarılı üniversitelerden biri saydı. Yahut da ülkemizde işte en başarılı çalışmaları yapmış üniversite kriterleriyle tanımladıklarının şartını alır gelir. Bütün Üniversitenin topyekûn kapasitesi öğretim elemanı arkadaşlarımızın da çalışmalarının karşılık bulmasıyla mümkün olabilecek. Bunun için de doçentlik sınavında dil barajı ayrı, doçentlik kadrosunda dil barajı ayrı tutuluyor. Baktığımız zaman doçentlik unvanını alıyor ama kadrosunu alamıyor. Neden alamadığına baktığımızda bir takım ekstra kriterlerle karşılaşıyoruz. Arkadaşımızın kimi bu kriterleri kolayca elde edilebilir bir şey de değil. Yani bunlara size işte altı ay sonra önümüze geldiğinizde şunlarla geleceksiniz denirse bu arkadaşlar açısından biraz zorlayıcı unsur olabilir. Çalışmalar öyle bir binayı inşa etmekten ibaret değil. Bazı çalışmalar gerektiriyor. Bu çalışmaları yapmak böyle sabahtan akşama gerçekleşecek bir şey değil. E bunun için de birtakım müşkilliklerle karşılaşırsa yıllarca çalışmış olduğu emek karşılık bulmadığı zaman yalnız başına moral bozukluğu olur. Ve ayrıca da benim tecrübelerim şu şartlar abartıldığı zaman o üniversiteye öğretim elemanı filan yağmıyor başka bir yerde. Bunların hepsini de üniversite gözlemliyoruz” diye konuştu

“Türkiye’de 179 Bin Civarında Öğretim Elemanı Var”

Türkiye’deki eğitim sitemini değerlendiren Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi, şöyle devam etti: “Ülke gündeminde çokça akademik yükselme yönetmeliği özellikle Konya'mızı yönettiğimiz her yapan üniversitelerimizle ilgili sizlerle paylaşmak istediğim bazı hususları ifade etmek istiyorum. Üniversiteler eğitim uygulamalarımızın içerisinde en yüksek kısmını oluşturuyor. Çünkü ülkemizin bilgiyi üreten dönüştüren ve ülkemize en yetişkin elemanları hazırlayarak ülkemizin geleceğine katkı verecek gençlerin hayata atılmasında en önemli eğitim aldıkları merkezleridir. Bütün dünya da olduğu gibi bizde de böyledir. Bunun için de üniversitelerimizin sayısı üniversite öğrenimi alan öğrencilerimizin sayısı, ülkemizin geleceği açısından da önemli fikirler vermektedir. Baktığımız zaman okullaşma denince temel eğitimde ortaöğretimdeki okullaşmalar hep konuşuldu. Ama hamdolsun ki son 25 yıl içerisinde ağırlıklı olarak yükseköğretimdeki okullaşma da gündemimizde önemli bir yerdir. Bugün üniversitelerimizde gençlerimizin okullaşma oranı yaklaşık yüzde 45’i buldu. Bugün bizimle aynı yıllarda kalkınma hamlelerini başlatmış olan Güney Kore gibi devletlerde şu anda üniversitelerde okullaşma oranı yüzde 74’leri bulmuştur. Öte yandan üniversitelerimizle ilgili bütün dünyada OECD ortalamasının dikkate aldığımız zaman1 milyon kişiye yüksek öğretim imkanı sunulurken ülkemizde son acılan üniversitelerle birlikte Hala bu imkan yüzde 3 buçuklar civarındadır. Daha da önemli gelişmeler olacak ve olmasını istiyoruz. Şu anda 209 tane üniversitemiz var. Bunların 78’i Vakıf Üniversitesi geriye kalanlar devlet üniversitesi olarak hizmet veriyorlar. Bu üniversitelerimiz önemli görevler ifa ediyor. Ülkemizin her köşesinde öğrencilerimizin yetişmesi, hayata atılması ve ülkemizdeki çalışma hayatının katma değerinin büyümesi için gayret sarf eden gençlerimiz var. Bu gençlerin yetişmesine dönük çalışmaların merkezinde öğretim elemanlarının çünkü onları son virajda hayatı hazırlayan meslek sahibi yapan, toplumun içerisindeki etkinliğini güçlendirecek, geliştirecek çalışmaları üreten arkadaşlarımız, öğretim elemanlarımız. Şu anda ülkemizde yaklaşık olarak kadın ve erkek olarak toplamda 179 bin civarında öğretim elemanı var. Bu arkadaşlarımızın hepsi öğrencilerimizi yetiştirmek için bir gayret sarf ediyor, bilimsel çalışmalar yapıyorlar. Bugün başvurusunu dikkate aldığımızda da bilimsel yayınlar çıkarmada da arkadaşlarımız önemli gayretler ortaya koyuyor. Elbette ki mukayeseleri bizden daha iyi olanlarla yaptığımız zaman bizim kat etmemiz gereken bir mesafe olduğunu görürüz. Bizim de yıllar içerisindeki gelişimimize baktığımızda çok ciddi bir mesafe aldığımızı da söyleyebiliriz. Mesela bilimsel yayın çıkarmada pandemiye rağmen hatırı sayılır oranda bir artışın gerçekleştirilmiş durumdayız.”

(Mürsel Çetin / Haber Kent)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.